TürkçeEnglishFranceGermanyRusiaSpain
 
 
  ANA SAYFA
  ÜYE OL
  ÜYE GİRİŞ
  GALERİ
  FACEBOOK SAYFAMIZ
  GOOGLE MAPS
  HABER OKU
  WEB CANLI TV
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLİMİZ RİZE
  İLÇEMİZ FINDIKLI
  DERBENT KÖYÜ
  ÖNEMLİ LİNKLER
  HASTANE RANDEVU
  E-DEVLET
  LAZURİ ( LAZCA )
  HAVA DURUMU (haritalı)
  DÖVİZ KURLARI
  ŞİFALI BİTKİLER
  ÇAYIN TARİHİ VE ANSİKLOPEDİK BİLGİSİ
  OYUNLAR
  WEB KUR'AN-I KERİM
  NÖBETÇİ ECZANELER (il,il- ilçe,ilçe)
  AKKOYUNLU ALABALIK TARİFLERİ
ÇAYIN TARİHİ VE ANSİKLOPEDİK BİLGİSİ

Yeşil Çay Nasıl Demlenir?

 


ÇAY HAKKINDA BİLGİ (WİKİPEDİA)

Çay, işlenmiş yapraklarının kaynatılmasıyla veya haşlanmasıyla elde edilen bir içecek türüdür. Çay çalısının bilimsel ismi Camellia sinensistir. Çay, çalının yapraklarının fermantasyonu, ısıtılması, kurutulması ve bazen diğer meyve veya bitkilerle karıştırılması sonucu hazırlanır. Türkiye'de çay, sadece Gürcistan sınırından başlayan ve Fatsa'ya kadar uzanan alan içerisinde yetiştirilebilmektedir.

Türkiye'de yaygın olarak çay, Doğu Karadeniz bölgesinden toplanan çay yapraklarından yapılan kırmızı renkteki içecek için kullanılır.

Çayları birçok kritere göre sınıflara ayırmak münkün olmakla beraber; üç temel çay çeşidi vardır. Bunlar, siyah çay, yeşil çay ve beyaz çaydır. Bunların dışında, yetiştiği bahçe, yaprak boyutu, işleme yöntemi, fermantasyon yöntemlerine göre de sınıflara ayırmak mümkündür. "Bitki çayı" terimi meyve ve bitkilerin işlenmesi ile elde edilen içecekleri kapsar. Kuşburnu gibi bitki çaylarında gerçekte çay yaprakları yoktur. Bazı bitkilerin aromaları çaylara eklenerek meyve ve bitki aromalı çaylar elde edilmektedir.

Bir çay çalısı.

Çay; teinkafeinteofilin ve antioksidanlar için doğal bir kaynaktır. İçinde bulunan mineraller nedeniyle kemik ve diş sağlığına faydalıdır. Ancak neredeyse hiç karbonhidratprotein ve yağ içermez, Şeker ya da diğer katkılarla tatlandırılır.

Dünyada en önde gelen çay üretici ülkeleri şunlardır:

HindistanSri LankaÇinTürkiyeKenyaEndonezyaMalawi ve Vietnam.

Kelime Kökeni Hakkında[değiştir | kaynağı değiştir]

Çay kelimesinin kökeni, anavatanı Çin'e dayanır. Mandarin lehçesindeki ç'a ve Amoy lehçesindeki t'e çayın iki farklı söyleniş şeklidir. [1]

Batı dünyasında çayın ismi iki formu da kullanır. Mandarin formu ilk defa 1559'de Portekizli tüccarlar tarafından kullanılmıştır. Bu tüccarlar sayesinde Mandarin lehçesindeki ç'a Rusçaya (çai), Farsçaya (ça), Arapçaya (şay) ve Türkçeye girmiştir. Avrupa'da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Amoy lehçesi yaygınlaştırılmıştır. Bu sayede çay Batı dillerinde Amoy lehçesindeki 't'e kelimesinden türeyip, İngilizce'ye (tea), Fransızca'ya (the),İspanyolca'ya (te), Almanca'ya (tee) yerleşmiştir.

Doğu dillerinde ise Mandarin formu daha yaygındır, Hintçe (çay) ve Japonca (cha) bu formu kullanılır. Diğer bir kaynaga göre, çayın ilk yudumlanışı çok eskilere, M.Ö. 2737 yılına, Çin İmparatorluğu'na kadar dayanır. Efsaneye göre Çin’in ilk imparatorlarından Shen Yung , çay bitkisinin tesadüfen sıcak suya düşmesine şahit olur. İmparator, işte bu keşifle birlikte çayın büyüsüne kapılır ve yine efsaneye göre yedi yıl boyunca o bölgede kalarak sürekli çay içer.

Tarihçe[değiştir | kaynağı değiştir]

Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise binlerce yıl sonra, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar.

İlk demlik örneklerinin Çin’den Avrupa’ya ulaşması ise 1650’li yıllarda gerçekleşir.

Çayın Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant’tır. Bugün New York olarak anılan New Amsterdam ’a yerleşen Hollandalı koloniler, Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak tarihe geçerler. Çaya bilimsel adının yani Camelia sinensis ’in verilişi ise 1753 yılına rastlar. 1800’lü yıllarda, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi boy göstermeye başlar.

Thomas Lipton’un ilk dükkânı da 1871 yılında, İngiltere / Glasgow ’da hizmete girer. 1890 yılına gelindiğinde Thomas Lipton, Seylan ’da ilk çay tarlasını satın alır. Hindistan’dan getirilen çay tohumları 1903 yılından itibaren Kenya ’da yeşermeye başlar.

Amerika’da, sıcak havalarda çay satmakta zorlanan Richard Blechynden , çayı soğuk halde sunmayı akıl eder. Amerika kökenli Ice Tea kavramı da işte bu tesadüfle doğar. Poşet çayın keşfi ise 1908 yılında gerçekleşir.

Üst sınıflara hitap eden pahalı bir içecek olmaktan uzaklaşarak gitgide herkes tarafından tüketilen bir içecek haline gelen çay, çeşitli yeniliklerle birlikte gelişmeye devam eder.

Günümüzde ise, bir yıl içinde dünyada tüketilen Lipton sıcak çaylarıyla tam 3 bin 660 adet olimpik yüzme havuzu doldurmak mümkün. Dünyada en çok çay tüketen ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığının da unutmadan altını çizelim. 1900’lü yıllara kadar çayı tanımayan ve tam bir ’kahve tiryakisi’ olan ülkemizde bugün çay, sudan sonra en sık tüketilen içecek haline gelmiş durumdadır. Türkiyede en çok çay üretilen il Rize'dir.

VE ÇAY TÜRKİYEDE

 Cumhuriyet kurulduğunda Türkiye'de çay tarımı yoktu. Halkın içtiği çay Hindistan'dan gelmekteydi. Türkiye'de çay tarımı ile ilgili ilk ciddi girişim 1917 yılından sonra gelişmiş; Batum ve çevresinde incelemeler yapan heyette yer alan Ali Rıza Erten 1924 yılında İktisat Vekaleti'ne sunduğu raporda iklim ve toprak yapısı benzer olduğu için Doğu Karadeniz kıyılarında da çay bitkisinin yetiştirilebileceğini açıklamıştır. Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşanan ekonomik ve sosyal buhranlarla birlikte özellikle 1917 Rus ihtilalinin de etkisiyle yaşanan aşırı göçe çare olarak Zihni Derin'in sorumluluğunda Rize ve Borçka'da çay fidanı yetiştirilmeye başlanmıştır. Ancak halk uzun süre konuya güvensizlik göstermiş ve 1937 yılına kadar çay yetiştiriciliğinde gelişme olmamıştır. 1937 yılında Çay Kanunu çıkarılmış, Zihni Derin yeniden görevlendirilmiş, çalışmalar daha programlı ve bilinçli yapılarak 1938 yılında ilk yaş çay ürünü elde edilmiştir. 1940 yılında Ziraat Bankası'ndan çay üreticisine 5 yıl süre ile faizsiz kredi verilmiştir. 1947 yılında 60 ton/gün kapasiteli ilk çay fabrikası açılmıştır. 1984 tarihinde ise çay tarımı, üretimi, işletmesi ve satışı serbest bırakılmıştır. Günümüzde Çaykur'a ait 46 adet yaş çay işleme fabrikası, 3 adet paketleme fabrikası, özel sektöre ait 200 dolayında yaş çay işleme fabrikası bulunmaktadır.

Türkiye ile birlikte, başta Hindistan, Çin, Sri Lanka, Endonezya, Kenya ve Japonya olmak üzere 30'a yakın ülkede ekonomik düzeyde çay üretimi gerçekleştirilmektedir.

Türkiye, üretici ülkeler arasında çay tarım alanlarının genişliği bakımından 6. sırada, kuru çay üretimi yönünden 5. sırada; yıllık kişi başına tüketim bakımından ise 4. sırada (yıllık kişi başına çay tüketimi 2,36 kg) yer almaktadır. Ülkemizde çay hasat zamanı Nisan ayının son haftası ile Mayıs ayının ilk haftalarında başlamakta, yaklaşık 6 ay sürmektedir. Bu süre içerisinde 4 sürgün devresi bulunmaktadır. Hindistan ve Sri Lanka gibi ülkelerde ise iklimden ötürü bütün yıl boyunca çay üretimi yapılmakta, bu nedenle de o ülkelerde çay, ülkemize göre daha düşük maliyetle elde edilmektedir. Türkiye'de 1 kg çayın maliyeti yaklaşık 2,5-3 dolar iken, anılan ülkelerde 1 dolar düzeyindedir. Türkiye'de 767 bin dönüm arazide çay üretimi yapılmakta; Rize'de 500 bin; Trabzon'da ise 158 bin dönüm arazide çay üretilmektedir. 2005 yılı için dönüme verim 1.544 kg; üretici başına ortalama üretim 5.844 kg'dır.

Rize'de çay üretilen alanlar, bu ilin toplam tarım arazisinin yüzde 92'si kadardır. Bu nedenle çay Rizelinin can simidi, yaşam damarlarıdır. Doğu Karadeniz Bölgesinde Gürcistan sınırından başlayan çay üretimi batıda Fatsa'ya kadar uzanmaktadır. Sahilden yer yer içerilere giren Araklı-Karadere sınırına kadar uzanan ortalama 7-8 km derinliğindeki bölge, çay yetiştiriciliği için en elverişli bölgedir. Ciddi sağlık riskleri taşıyan, halk arasında kaçak çay olarak bilinen, yasa dışı yollarla ülkeye sokulan yılda 60 milyon YTL'lik, yaklaşık 50 bin ton kaçak çay, halkın sağlığını tehdit etmesi yanında meydana getirdiği gelir kaybı ile ekonomiyi de tehdit etmektedir. Sektör temsilcileri, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Harran Üniversitesi'nce yapılan araştırmalar ile insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri saptanan kaçak çaya karşı daha caydırıcı yaptırım uygulanmasını istemektedirler. Hiçbir yapay renklendirici, koruyucu ve kokulandırıcı içermeyen Türk çayı, doğal bir ürün olması nedeniyle organik ve sağlıklı olma özelliği taşıyor. Dünya literatüründe "tıbbi bitki" olarak kabul edilen çay, lezzetinin yanı sıra zengin vitamin ve mineraller içeriyor. Sütsüz ve şekersiz alındığı sürece hiçbir kalorisi bulunmuyor ve vücudun su dengesini korumaya yardımcı oluyor.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 202.000 üreticiyi (aileleri ile birlikte yaklaşık bir milyon kişiyi) ilgilendiren çay tarımı, çay işletmelerinin küçük olması (ortalama 3785 m2), yaş çay fiyatının son yıllarda düşük tutulması gibi nedenlerle ekonomik faaliyet olmaktan çıkmak üzeredir. Çay tarımında, "yarıcı" denen, yaş çay alanlarını sezonluk kiralayanların faaliyetleri giderek artmaktadır. Gerçek üretici yaş çay üretimini terk etmeye başlamıştır. Bölgeye çay tarımı yanında acil yeni ekonomik açılımlarla farklı alanlarda iş olanakları sağlanmalıdır.

n Sektörde devletin payı uygulanan politikalar vasıtasıyla bilinçli olarak giderek azaltılmaktadır. Özel sektöre yönlendirilen, tamamen fabrika sahiplerinin insafına terk edilen üretici, yaş çay paralarını alamamakta veya çok geç almaktadır. Bu süre bir, iki yıla kadar uzayabilmektedir. Devletin bu konuda hiçbir yaptırımı yoktur.

n Henüz kurumsallaşmamış özel sektörün bir kısmı, kalitesiz yaş çay almakta, düşük ücretle 12 saat işçi çalıştırmaktadır. Giderek azalmakla birlikte kaçak olarak Gürcistan uyruklu kişileri çalıştırdıkları da bilinen bir gerçektir.

n Özel sektör ihtiyacı olduğu zaman yaş çayı 1 ay vade ile almakta, yaş çayın yoğun olduğu dönemlerde ise vadeyi yıllara uzatmaktadır. Üreticinin çaresizliğini kullanan bir kısım özel firmalar ise yaş çaya karşılık kuru çay vermekte, böylece üreticiyi ürününün pazarlanmasında da kullanmış olmaktadır.

n Diyarbakır ve Erzurum Bölgelerinde, başka bir deyişle Güney Doğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri'nde çay satışlarının çok düşük olması bu bölgelere sınır yoluyla yoğun kaçak çay girişi olduğunu açıkça göstermektedir. Kaçak çay nedeniyle Türk çayı içme alışkanlığı yitirilmiştir. Bu durum, kuru çay stoklarının artmasına, arz ve talep dengesinin üretici aleyhine bozulmasına neden olmaktadır. Sorunun çözümüne yönelik hiçbir ciddi çaba görülmemektedir.

n Çaykur'da çalışanların gelirleri reel olarak azalmakta olup, son üç yılda çalışanların maaşında hemen hiç artış olmamıştır.

n Budama projesinde 12 yıldır işçi kadrosunda tutulan 250 ziraat mühendisi, çay sektörünün gelişmesine katkı sağlayacak sorumluluklar yüklenememiştir.

n Çay alanlarının büyük bir kısmı (yaklaşık yüzde 30'u) ekonomik ömrünü tamamlamıştır. Bu alanların üstün verimli ve kaliteli klonlarla yenilenmesi gerekmektedir. Bu konuda Çaykur, "söz" üretmekten öteye gidememiştir.

n Çay tarımının temel girdisi olan çay özel gübresinin (25-5-10) ton fiyatı 500 YTL'ye kadar yükselmiştir. Bu durum üreticileri daha ucuz olan amonyum sülfat veya kalsiyum amonyum nitrat gübresine yönlendirmektedir. Oysa amonyum nitrat gübresi toprak asitleşmesine, geri dönülmez toprak kayıplarına neden olabilmektedir. Devlet bu konuda da kayıtsız kalmaktadır.

n Çernobil faciasından sonra çeşitli yerlere Çaykur tarafından gömülen kuru çaylarda, özellikle Selimiye'de gömülen çaylarda radyasyon sızıntısı olduğu söylenmektedir. Genel Müdürlük bu konuda halkı bilgilendirmemektedir.

n Çaykur, çay fabrikalarının çay tozundan dolayı çevreye verdikleri zararları gidermeye yönelik hiçbir çalışma yapmamaktadır.

n Bazı firmalar ithal edecekleri çayları, yerli çaylarla karıştıracağını beyan ederek dahilde işleme izin belgesi almaktadır. Bu şekilde hassas ürünler kapsamına alınan çayın asgari yüzde 50 oranında karışımı yapılarak tekrar ihracı hedeflenmiştir. Yerli-ithal çayın karışımı yapıldığında karışım oranlarının saptanması mümkün değildir. Bu şekilde yabancı menşeli çaylar, yüzde 50 yerine yüzde 10-15 oranında bir karışım oluşturularak ihraç ediliyor. Böylece, yüzde 50 karışım gibi gösterilip aslında karıştırılmayan yabancı menşeli çaylar yurt içinde satılıyor.

n Özel sektör ihracat yapma yeteneğini henüz geliştirememiştir. Oysa kimyasal ilaç kullanmadan üretim yapan Türkiye bu avantajını değerlendirmelidir. Özellikle Türk Cumhuriyetlerinde pazar araştırmalarına önem verilmeli, büyük bir tüketici kitlesi olan Rusya Federasyonu da Pazar olarak değerlendirilmelidir.

n Dünya kuru çay ticaretinin büyük kısmını başta İngiliz şirketler olmak üzere çok uluslu şirketler tekellerine almıştır. Bugün yüzde 145 gümrük vergisiyle korunan Türk çay sektörü bu koruyucu duvarın kalkması durumunda yurt içi pazarını da kaybedecektir. Yabancı şirketlerin Türk pazarına hakim olmasıyla damak tadı da değiştirileceği için yerli çay tüketimi daha da azalacak, sanayiciler fabrikalarını kapatmak, çiftçiler çaylarını tarladan sökmek zorunda kalacaklardır. Türkiye bu durumu tütün örneğinde canlı olarak yaşamaktadır.

2006 yılı çay fiyatı 57 YKrş, prim de 8 YKrş olarak açıklandı. Rize Ziraat Odasının maliyet hesabına göre, 1 kg yaş çayın maliyeti 77 YKrş'dur. Başbakan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce Rize'de yapmış olduğu konuşmalarda, çayın Rizelinin ekmeği olduğunu ve bu ekmeğe sahip çıkacaklarını söylüyordu. Sayın Erdoğan, o gün için, yani 4 yıl öncesi için, çayın 700-750 bin TL olması gerektiğini ifade ediyordu. Sayın Başbakan'ın çay fiyatını bizzat açıklamamış olması, herhalde geçmiş sözlerinin kendisine hatırlatılacağını düşünmüş olmasındandır.

2006 yılında sezon başlamadan önce hava koşullarından ötürü çayda yüzde 15-25 oranında yanma olmuştur. Üreticilerin bu zararının hükümetçe karşılanması gerekirken, hükümetten bu konuda hiç ses çıkmamaktadır. Çaykur'un dekar başına 10-15 kg olan kontenjan uygulaması ise üreticiyi bu yıl da özel sektöre mahkum etmiştir.

Halbuki, özel sektör, yurda kaçak sokulan 50 bin ton kuru çaydan ötürü, geçen yılki kadar da çay alabilecek durumda değildir. Kaçak çay sorunu mutlaka çözümlenmelidir. Çünkü, kaçak çay girişi önlenmeden çay üreticisinin sorunları çözümlenemez.

Kaynak : Prof. Dr. Gürol ERGİN
(
http://www.turkcayi.com/detay.asp?id=98)
SİYAH ÇAY İŞLEME TEKNOLOJİSİ
Uygun şekilde hasat edilen taze çay yaprağının ağırlıkça %75- 80´ini oluşturan suyun, uygun sıcaklıkta, kontrollü veya normal atmosfer şartlarında %60- 65 seviyesine kadar indirgenmesi işlemine soldurma adı verilir. Çay imalatında en önemli proseslerden biridir...

ÇAYIN FAYDALARI

Case Western Üniversitesi uzmanlari tarafindan yapilan arastirmaya göre, günde 4-5 fincan yesil çayin kanserden koruyucu etkisi var. Dr. Ender Saraç, mayalanmamis siyah çaydan elde edilen yesil çayin vücut üzerindeki etkisi hakkinda bilgi verdi: 'Yaslanma ve yipranmaya yol açan maddelerin vücuttan temizlenmesine yardimci oluyor. Kan kolesterolü ve lipid düzeyini normal sinirlarda tutmaya yardimci olup kalp sagligini koruyor. Yesil çayda bulunan polifenol ve katesin adi verilen maddeler tümör olusumuna yol açan maddeleri yok ediyor. Yesil çay yaygin olarak içilen Asya ülkelerinde Bati'ya oranla kanser vakalarinin daha az oldugu biliniyor.' (http://www.saglikplatformu.com/haberler/Ayrinti.asp?HaberNo=3195)

YEŞİL ÇAY ( Camellia sinensis )
Antioksidan içeren bitkiler arasında en üst sıralarda yer alan yeşil çay aynı zamanda üzerinde en çok araştırma yapılan bitkilerden biri.  Bildiğimiz siyah çayla arasındaki fark sadece işlenme tekniği. Yeşil çay, siyah çaya göre daha az işlem görüyor. Bu da onun antioksidan özelliklerinin korunmasını sağlıyor. Yeşil çayın ana bileşenlerinden biri olan epigallocatechin gallate’nin (EGCG) kanser önleyici etkileri araştırılıyor. Araştırmacılar EGCG’ nin yağ yakımına yardımcı olarak kilo kontrölünü sağladığını da gösteriyor. Yeşil çayın içeriğindeki katekinler ve epikatekinler gibi antioksidanlar bağışıklık güçlendirerek hastalıklarla savaşmak konusunda vücuda destek oluyorlar. Yapılan çalışmalar yeşil çayın ayrıca kas yenileyici özelliğini de ortaya çıkarıyor. (http://www.maranki.com/1424_Demliginizde-Saglik-Gizli.html)

Yeşil çayı hemen şimdi içmeye başlamak için en az 25 neden:

Yeşil çay, sağlığa olan müthiş yararları nedeniyle dünya çapında giderek çok popüler bir içecek durumuna gelmiştir. Yeşil çayın sağlığınıza sağlayabileceği faydalar son derece hayret vericidir ve eğer her gün 3-4 bardak yeşil çay içmiyorsanız, sağlığınız için kesinlikle büyük bir lütuf yapmıyorsunuz demektir.

Yeşil çay ve kalp hastalıkları: 
Yeşil çay, kolesterol seviyesini düşürerek, kalp hastalığına ve felce karşı koruyucu olur. Kalp krizinden sonra bile, hücre ölümlerini önler ve kalp hücrelerinin geri kazanılmasını hızlandırır.

Yeşil çay ve yaşlanmayı geciktirme:
Yeşil çay, serbest radikallere karşı savaşan Polyfenol adlı bir antioksdan içerir. Bunun anlamı, yaşlanmaya karşı savaşmada ve uzun ömürlü olmayı desteklemede yardımcı olur.

Yeşil çay ve kilo verme: 
Yeşil çay kilo vermenize yardımcı olur. Yeşil çay yağları yakar ve metabolizma hızına doğal olarak destek sağlar.

Yeşil çay ve deriniz: 
Yeşil çaydaki antioksidan, kırışma ve cilt yaşlanmasına neden olan serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı cildi korur. Yeşil çay ayrıca cilt kanserine karşı savaşa da yardımcı olur.

Yeşil çay ve artrit (mafsal iltihaplanması):
Yeşil çay, romatoid artrit riskine karşı koruma ve azalma sağlar. Yeşil çay, kıkırdak dokuyu tahrip eden enzimi bloke ederek, bu dokuyu koruyarak sağlığınıza faydalı olur.

Yeşil çay ve kemikler: 
Bu konudaki en önemli nokta, yeşil çayda bulunan yüksek florid miktarıdır. Kemiklerinizi kuvvetli tutmaya yardımcı olur. Her gün yeşil çay içerseniz, kemik yoğunluğunun korunmasına yardım eder.

Yeşil çay ve kolesterol:
Yeşil çay, kolesterol seviyesinin düşmesine yardımcı olur. Ayrıca kötü kolesterol seviyesini düşürerek, iyi kolesterol ile kötü kolesterol oranını da iyileştirir.

Yeşil çay ve obezite (aşırı  şişmanlık): 
Yeşil çay, yağ hücrelerindeki glikozun hareketini durdurarak, obeziteyi önler. Sağlıklı bir diyette iseniz, düzenli spor yapın ve yeşil çay için, obez olma ihtimali kalmaz.

Yeşil çay ve şeker hastalığı: 
Yeşil çay, lipit ve glikoz metabolizmasını iyileştirir, kan şekeri seviyesindeki hızlı artışları önler ve metabolizma hızını dengeler.

Yeşil çay ve alzheimer: 
Yeşil çay, hafızanızın desteklenmesine yardımcı olur. Alzheimer için bir tedavi yöntemi olmamasına rağmen, beyinde alzheimere yol açan azaltılmış asetilkolin işleminin yavaşlamasına yardım eder

Yeşil çay ve parkinson:
Yeşil çaydaki antioksidan, beyinde parkinson hastalığına neden olan hücre  hasarının önlenmesine yardım eder. Yeşil çay içen insanlar parkinson'un gelişmesinden daha az etkilenir.

Yeşil çay ve karaciğer: 
Yeşil çay, karaciğer problemi olan insanlarda organ nakli başarısızlığının önlenmesine yardım eder. Araştırmalar, yeşil çayın yağlı karaciğerdeki zararlı serbest radikalleri yok ettiğini göstermiştir.

Yeşil çay ve yüksek kan basıncı: 
Yeşil çay, yüksek kan basıncının önlenmesine yardım eder. Yeşil çayın içilmesi, yüksek kan basıcına yol açan angiotensin enzimini kontrol altında tutarak, kan basıncının düşük tutulmasına yardımcı olur.

Yeşil çay ve gıda zehirlenmesi: 
Yeşil çayda bulunan catechin (kateşin), gıda zehirlenmesine neden olan bakterileri öldürebilir ve bu bakterilerin ürettiği toksinleri yok eder.

Yeşil çay ve kan şekeri:
Kan şekeri yaşın ilerlemesi ile artmaya eğilimlidir, ancak yeşil çayda bulunan polyphenil ve polysakkaritler kan şekeri seviyesini düşürmeye yardım eder.

Yeşil çay ve bağışıklık: 
Yeşil çayda bulunan polyphenol ve flavonoidler, enfeksiyonlara karşı savaşıp sağlığınızı güçlendirerek, bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olur.

Yeşil çay ve soğuk algınlığı/grip: 
Yeşil çay, soğuk almanızı ve grip olmanızı önler. Yeşil çaydaki C vitamini, grip ve genel soğuk algınlığı tedavisine yardımcı olur.

Yeşil çay ve astım: 
Yeşil çayda bulunan Theophylline (Merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkisi bulunan doğal bir ksantin türevi), astımın şiddetini azaltır ve bronş kanallarını destekleyen kasları gevşetir.

Yeşil çay ve kulak enfeksiyonu:
Yeşil çay, kulak enfeksiyonu problemin yardımcı olur. Kulağı doğal şekilde temizlemek için, yeşil çaya bir pamuk stiği daldırın ve enfekte olmuş kulağı temizleyin.

Yeşil çay ve herpes hastalığı: 
Yeşil çay, herpes hastalığının lokal interferon tedavisinin etkinliğini arttırır. Önce yeşil çay kompresi uygulanır ve sonra interferon tedavisinden önce cildin kurumasını sağlayın.

Yeşil çay ve diş çürümesi: 
Yeşil çay, diş hastalıklarına yol açan bakteri ve virüsleri yok eder. Ayrıca ağız kokusuna neden olan bakterilerin gelişmesini de yavaşlatır.

Yeşil çay ve stres: 
Yeşil çayda bulunan bir amino asit olan L-theamine, stresin ve endişenin/kaygının hafiflemesine yardımcı olur.

Yeşil çay ve alerji:
Yeşil çayda bulunan antioksidan bir madde olan EGCG (epigallocatechin gallate) alerjileri hafifletir. Eğer alerjiniz varsa, gerçekten yeşil çay içmelisiniz.

Yeşil çay ve HIV virüsü:
Japonya'daki bilim adamları, yeşil çayda bulunan EGCG maddesinin HIV virüsünün sağlıklı bağışıklık hücrelerine yapışmasını durdurabildiğini bulmuşlardır. Bunun anlamı, yeşil çay HIV virüsünün yayılmasını durdurabilmektedir.

Kaynak: Derleme, Figen & Hakan Özhan - Wellness Danışmanı

YEŞİL ÇAY HAKKINDA DAHA DERİN BİLGİ ALMAK İSTYORSANIZ DİĞER LİNKLER:
http://www.sifalibitkiler.us/archives/843
http://www.sagliksifa.com/488-Yesil-Cay-ve-Faydalari.html

Araştırmacı / Editör; AKKOYUNLU ALABALIK ÇİFTLİĞİ



 
 
   
Facebookta beğen.  
 
 
Hızlı Menü
 
 
 
 
 

Web'te Türkçe

Sayfamız şu kadar ziyaret edildi...
 
Twitter  
   
Bugün 23 ziyaretçi (29 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol